30 Ocak 2013 Çarşamba

YAYLA ÇORBASI...

Merhaba bugün size herkesin çok severek yediği yayla çorbasının tarifini vereceğim. Yayla çorbası yapmak çok basittir aslında. Edindiğim gözlemlere göre farklı şekillerde pişirilebiliyor. Buda bizimki bence en pratik hali.
Malzemelerimiz:
2 su bardağı yoğurt
1 çay bardağı pirinç
1 adet yumurta
1 yemek kaşığı un
5 su bardağı su
tuz

Üzeri için:
1 yemek kaşığı tereyağ
1 tatlı kaşığı pul biber
1 tatlı kaşığı kuru nane

Hazırlanışı:
Unu yumurtayı pişireceğimiz tencereye alıyoruz. Üzerine yoğurdumuzu ilave ediyoruz.
Tel çırpıcı yardımıyla güzelce karıştırıyoruz.
Pirincimizi ve suyumuzu da ilave edip kaynayana kadar sürekli karıştırıyoruz.
Kaynadıktan sonra altını kısıyoruz. Pirinçleri pişene kadar pişiriyoruz.
Bu aşamada tuzunu ilave ediyoruz. Bu çok önemli tuzunu önceden koymuyoruz. Yoksa çorbamız kesik kesik olur :)
Tere yağında yaktığımız nane ve pul biberi ilave edip güzelce karıştırıyoruz.
Çorbamız hazır..

Afiyet olsun. Sevgiler...

28 Ocak 2013 Pazartesi

YOĞURTLU MOR LAHANA SALATASI...

Merhaba, bugün size yoğurtlu salataları sevenlerin çok beğeneceği bir salata tarifim var. Bu salatayı ilk kız kardeşim Seher' de yemiştim. Çok hoşuma gitmişti. Sevdiğim salatalardandır. Bakalım sizlerde sevecek misiniz?
Malzemelerimiz:
1 büyük boy mor lahana
Yarım çay bardağı  sıvı yağ
3-4 yemek kaşığı yoğurt
Arzuya göre 1 yemek kaşığı mayonez (ben kullanmadım)
2 diş sarımsak
tuz

Hazırlanışı:
Mor lahanaları doğruyoruz.
Daha sonra geniş bir tavada varsa wok tava da sıvı yağla beraber pişene kadar ara ara karıştırıyoruz.(dip tarafları yumuşadıysa pişmiş demektir)

Soğumaya bırakıyoruz. Soğuduktan sonra, yoğurdu, mayonezi tuzu sarımsağı ilave edip güzelce karıştırıp servis tabağımıza alıyoruz.
Salatamız hazır.

Afiyet olsun. Sevgiler..

24 Ocak 2013 Perşembe

BAL KABAĞI ÇORBASI...

  Merhaba, bugün sizlere çok güzel bir çorba tarifim var. Tarif sevgili Elif Korkmazel' e ait. Tarifi ilk gördüğümde nasıl  yani, bal kabağı ve çorba, kafamda pek oturtamamıştım. Yine de tarifini bir köşeye yazmıştım belki denerim diye. Geçen gün yarısını  kabak sütlüsü yaptığım kabağım duruyordu. Aklıma bu tarif geldi bir cesaret denedim. İyi ki de denemişim çok güzel oldu. Evdekiler de çok beğendi. Siz benim gibi ön yargılı davranmayın ve bu lezzetli çorbayı mutlaka deneyin...
Malzemelerimiz:
yarım kilo bal kabağı
2 adet orta boy havuç
1 büyük boy patates
1 adet kuru soğan
1 yemek kaşığı un
2 yemek kaşığı tereyağ
tuz
Üzeri için :
1 yemek kaşığı tereyağı
1 tatlı kaşığı pul biber

Hazırlanışı:
Kabuğu soyulup doğranmış kabakları geniş bir tencereye alıyoruz.
Kabuğu soyulmuş ve küp küp doğranmış havuç, patates, ve kuru soğanları da ilave ediyoruz.
Üzerini  geçecek kadar su ilave edip pişmeye bırakıyoruz.
Piştikten sonra blender yardımıyla güzelce ezip parçalıyoruz.
Diğer tarafta 2 yemek kaşığı tere yağını eritip unu ilave edip iki dakika kadar karıştırarak kavuruyoruz.
Üzerine topak topak olmaması için kabaklı karışımdan 1 kepçe kadar ilave edip güzelce karıştırıyoruz.
Kalan karışımı da ilave ediyoruz.
İstediğiniz katılığa göre su ilave edebilirsiniz.
Sürekli karıştırarak kaynatıp pişiriyoruz.
1 yemek kaşığı tere yağla pul biberi yakıp üzerine döküyoruz.
Çorbamız hazır.

Afiyet olsun. Sevgiler...

22 Ocak 2013 Salı

KARADENİZ TURU/ORDU...

    Merhaba, Karadeniz turu gezi notlarımıza kaldığımız yerden devam. İlk  Samsun gezimizi anlatmıştım. Sıra geldi fındığın baş kenti Ordu' yu benim izlenimlerimle anlatmaya. Benim Ordu'ya ikinci gelişimdi. Bence Ordu Karadeniz sahilinin en güzel ve modern şehirlerinden, Samsun'dan sonra da ikinci güzel şehri.
Doğal güzelliklerinden başka, Ordu'da aslında tarihi olarak görülecek pek bir yer yok. İlk olarak bütün şehri tepeden görebileceğimiz Boztepe'ye çıkıyoruz. Ben burayı daha önce gördüğüm için neyle karşılaşacağımı biliyordum. İlk defa gören arkadaşlarım gördükleri manzara karşısın da oldukça büyülendiler. Burada bütün şehri tepeden seyrederken yanında, çayınızı, kahvenizi, içebileceğiniz çeşitli cafeler ve restoranlar mevcut. 
 Rehberimiz  isteyenlerin aşağıya teleferikle inebileceğini söylediğinde  yükseklik korkusu olan ben, açıkçası bu duruma pek sıcak bakmadım. Açıkçası içten içe de merak da ediyordum. Arkadaşlarımın ve Emrah'ın (kardeşim)cesaretlendirmesiyle kendimi teleferiğin içinde buldum:) İyi ki de bulmuşum.  Çünkü aşağıya inerken manzara muhteşemdi.
                                      Bu manzara eşliğinde yavaş yavaş, sahilde olan bitiş yerine indik.


                    Birde bu manzarayı gece görelim dedik ve soluğu teleferikte alıp tepeye çıktık.
Karadeniz'e gidip de çay fabrikası görmeden olur mu? Olmadı zaten Tirebolu'da bulunan çay fabrikasını gezdik, alışverişler yapıldı.

                                                    Çay fabrikasının hemen yanındaki fındık bahçesi..
Ordu turumuzu tamamlayıp Trabzon'a doğru yol alıyoruz.
Devamı var. Sevgiler...

19 Ocak 2013 Cumartesi

KABAK SÜTLÜSÜ...

  On günlük bir aradan sonra merhabalar :) Bu aralar sizleri çok ihmal ediyorum farkındayım. Bu sayfayla ilgili çok güzel planlarım var ama hayat her zaman bizim istediğimiz doğrultu da maalesef ilerlemiyor. Çok sevdiğim bir söz vardır. Hayat siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir. Bu aralar benim durumum da aynen böyle. Kışın daha çok vaktim olduğundan bu kış için değişik planlarım vardı. Hayatın benden hep bir kaç adım önde olmasından dolayı hiç birini  maalesef gerçekleştiremedim :(

Bu süre içinde neler yaptığıma gelince, daha önce annemin ani gelişen bir sağlık probleminden size bahsetmiştim. Allah'a şükürler olsun, kötü bir şey yoktu ama olmaması gereken şeyler vardı. Doktorumuz ilk başta aslında ameliyat  demişti. Fakat annemin ameliyata hazır olmadığını görünce, çok nadir olsa da bazen ilaçla azalabiliyor, demesiyle ilaç tedavisine başladık. İlaç tedavi programının ilk muayene sonucunda gördük ki hiç bir azalma  olmamıştı. Artık ameliyat kaçınılmazdı.
Doktorumuzun annemi ikna edip cesaretlendirmesiyle ertesi güne ameliyat randevusu aldık. 
Allah'a sonsuz şükürler olsun. Annemizin ameliyatı gayet güzel geçti. Operasyon sonrası biraz sıkıntılar yaşasak da üçüncü gün evimizde olacak kadar iyiydi annemiz. Şimdi evimizde bizim kontrolümüzde nekahat devresinde. Aslında bütün aile her zaman birbirimize çok düşkündük ama annemin bu hastalık sürecinde sanki daha da kenetlendik. Hepimiz annemizin etrafında pervane durumundayız. Hele ki canım babam, 37 yıllık hayat arkadaşının gözünün içine bakıyor. Ona bir şey olacak diye aklı çıkıyor. Allah onları başımızdan eksik etmesin. Şunu bir kez daha çok iyi anladık ki her şeyin başı önce sağlık. Allah herkese önce sağlık sonra da huzur versin. 

Annemin operasyon sonrası sindirim sorunu yaşamaması için hafif ve yumuşak şeyler yemesi gerekiyordu. Onun için annemin de çok sevdiği kabak sütlüsünü yaptım. Uzun bir aradan sonra yapınca herkes de baya özlemiş. Anneme bir kase zor ayırabildim :) Sizleri  daha fazla bekletmeden hemen tarifine geçiyoooorum :)))
Malzemelerimiz:
1 kg bal kabağı
1 litre süt
1 su bardağı toz şeker
2 yemek kaşığı nişasta

Hazırlanışı:
İlk önce kabakları dilimleyip kabuklarını güzelce soyuyoruz.(Siz soyulmuş da alabilirsiniz)
İnce dilimler halinde dilimliyoruz.
Geniş bir tencereye alıp kabakların üzerini geçecek kadar su döküyoruz.
Şekerini de ilave ediyoruz.(Bizim kabağımızın tadı fena olmadığı için 1 su bardağı toz şeker yetti. Siz damak tadınıza göre şekeri azaltıp çoğaltabilirsiniz.)
Kabaklar pişene kadar pişiriyoruz.
Piştikten sonra blender  yardımıyla  güzelce parçalayıp eziyoruz.
Nişastayı bir kasede biraz sütle karıştırıp eritiyoruz.
Kalan sütle beraber kabakların üzerine döküp güzelce karıştırıyoruz.
Kaynayıp pişene kadar sürekli karıştırıyoruz.
Kaynadıktan sonra ocağın altını kapatıyoruz.
Sıcak halde servis kaselerine alıyoruz.
Soğuduktan sonra arzuya göre hindistan cevizi veya çekilmiş fındıkla süslüyoruz.
Sütlümüz servise hazır.

Afiyet olsun.Sevgiler...

9 Ocak 2013 Çarşamba

KIYMALI KABAK YEMEĞİ...

  Karlı bir İstanbul gününden merhaba, bugün size kabak sevenlerin, çok beğeneceği bir yemek tarifim var. Bu yemeği aslında haftalar önce yapmıştım. Taslaklarım da hazırlamışım ama yayınlamayı unutmuşum :) Dün bugün kar ve grip  yüzünden eve kapanınca taslaklarımı ve e-postalarımı temizledim. Hazırlayacağım gezi notlarımın resimlerini düzenledim. İnşallah kısa zamanda hepsini sizinle paylaşacağım.. 
Malzemelerimiz:
1 kg kabak
2 adet kuru soğan
2 adet rendelenmiş havuç
150 gr kıyma
Yarım çay bardağı sıvıyağ
1 yemek kaşığı domates salçası
1 yemek kaşığı biber salçası
1 büyük boy domates
1 adet küp şeker
tuz,karabiber

Hazırlanışı:
Soğanları yemeklik doğrayıp sıvı yağla, kıymayla beraber  kavurıyoruz.
Rendelenmiş havuçları da ilave ediyoruz. Salçasını, kabuğu soyulmuş rendelenmiş domatesi de ilave ediyoruz. 1 adet küp şekeri de ilave ediyoruz.
2,5-3 su bardağı sıcak su koyup 3-4 dakika pişiriyoruz.
En son kabuğu soyulmuş iri  şekilde doğranmış kabaklarımızı da ilave edip, pişmeye bırakıyoruz.

Afiyet olsun.Sevgiler...

7 Ocak 2013 Pazartesi

HİNDİSTAN CEVİZLİ KURABİYE...

   Karlı bir İstanbul gününden merhaba, kar yağdı biz yine eve hapis durumundayız. Köy gibi yerde oturmanın dezavantajlarından biride bu. Her yer yokuşlu bayırlı  olunca evden dışarı çıkamıyorsun.
Aslında pek de şikayetçi değilim bu durumdan, hiç değilse biraz dinlenmiş olup geçen haftanın yorgunluğunu üzerimizden atmış oluruz. 
Geçtiğimiz haftalarda bahsetmiştim Emrah'ın (kardeşim) kız arkadaşının ailesiyle tanışmaya gitmiştik. Geçen cumartesi de biz onları evimizde elimizden geldiğince ağırlamaya çalıştık. Bu nedenle geçen hafta bizim evde çok hummalı bir hazırlık vardı. 
İlk önce ev dipten başa inceden temizlendi. Bu kadar işin gücün arasında annemde bronşit olmasın mı. Allah'dan ilaçlara hemen karşılık verdi de çabuk toparlanabildi. Bazen bize yakınlıklarından biraz şikayet etsem de ablam ve kız kardeşim sayesinde herşey çabucak yoluna girdi. Kırklareli'ndeki kız kardeşimde sürpriz yapıp  bir gün önceden gelince benim için herşey dahada kolaylaştı. Açıkçası mönü de biraz kararsız kaldık yemek mi hazırlasak, yoksa çayın yanında yenilebilecek bir şeyler mi yapsak diye. En az elli kişi olduğumuzu hesapladığımızda servis açısından daha rahat olur diye çayın yanına bir şeyler yapmaya karar verdik. Hazırlıklarımız o yönde yapıldı.
Mönümüzü şu şekilde hazırladık. Şehriyeli tavuklu salata, zeytinyağlı yaprak sarması, havuçlu patatesli toplar, peynirli/zeytinli tuzlu kurabiye, sodalı ıspanaklı börek, hindistan cevizli kurabiye,şekerpare,ağlayan pasta.
Bugün size o günkü mönümüz de olan daha öncede deneyip lezzetinden de emin olduğum hindistan cevizli kurabiyenin tarifini paylaşacağım..
Malzemelerimiz:

yarım paket oda sıcaklığında yumuşamış margarin veya tereyağı (125 gr.)
1 yumurta sarısı (akını dışında kullanacağız )
1 paket kabartma tozu
4 yemek kaşığı pudra şekeri
2 yemek kaşığı hindistan cevizi(hamurun içine koyulacak)
1,5 su bardağı un
Üzerine bulamak içinde 3-4 yemek kaşığı hindistan cevizi

Hazırlanışı:

İlk önce margarinle pudra şekerini iyice yoğuruyoruz
Daha sonra un hariç diğer malzemeleri de ekleyerek iyice karıştırıyoruz.
En son olarak unumuzu da koyarak yoğuruyoruz.
Elimize yapışmayan şekil alabilen bir hamur olmalı.
Gerekirse un ilave edebilirsiniz.
Elimize ceviz büyüklüğünde parçalar alıp yuvarlıyoruz.
Üst kısmını yumurta akına batırıp  hinsistan cevizine buluyoruz.
Pişirme kağıdı serdiğimiz veya yağladığımız tepsimize diziyoruz,
170 decede üzeri hafif kızarana kadar pişiriyoruz.

Afiyet olsun. Sevgiler...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...